Dereli forumda yaptığı konuşmada, ODAŞ'ın Özbekistan'ın Urgench bölgesindeki 174 MW'lık enerji santrali yatırımına değinerek, şirketimizin bölgeye olan bağlılığını ve varlığını daha da genişletme arzusunu vurguladı.
Röportajı izlemek için tıklayınız.
“Enerji sektöründe teknoloji yatırımları tehdit ve risklerle değil, fırsatlarla şekillenmeli”
ODAŞ olarak teknolojiyi sadece bir destek unsuru değil, işin sürdürülebilirliği ve rekabet gücü açısından stratejik bir kaldıraç olarak değerlendiriyoruz. Ancak enerji sektöründe BT yatırımlarının, şirket öncelikleri arasında üst sıralarda yer alabilmesi için teknolojinin somut faydalarının ve iş sonuçlarına etkisinin net bir şekilde ortaya konması gerekiyor.
Ben özellikle işin ticari tarafında bulunduğum için, teknoloji yatırımlarına da bu perspektiften yaklaşıyorum. Bulut teknolojileri ve IoT alanları, sektörümüzde artık kaçınılmaz hale gelen konular. Fakat bu teknolojilere yatırım yaparken doğru zamanlama ve iş ihtiyacına uygunluk en kritik noktalar. Enerji şirketlerinde yatırım öncelikleri arasında dijitalleşme henüz ilk sıralarda gelmiyor; genellikle BT yatırımları, daha rahat dönemlerde değerlendirilen başlıklar arasında kalıyor. Yönetim kurullarını bu tür yatırımlara ikna edebilmek için, tehdit veya risk temelli değil, fırsat temelli bir yaklaşıma yöneltmek gerekiyor.
Örneğin IoT yatırımları uzun süredir gündemimde. 6 yıl önce kurduğum enerji izleme sistemleri ile belli başlı firmalardan veri topladım ancak sahadan toplanan verilerin analiz edilmediği, ya da bu verileri anlamlı sonuçlara dönüştürecek sistemler kurgulanmadığı sürece, teknolojik yatırımlar istenen değeri yaratmadığı sonucu ile yüzleştim. Dashboard kullanımlarının neredeyse sıfır olduğu bir ortamda, veri üretmek tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bu da doğal olarak sistemde direnç yaratıyor. Aslında sorun teknolojide değil, o teknolojiden değer üretme yetkinliğinde. Benim kişisel olarak görüşüm teknolojiye yapılan yatırım, sadece araçlara değil; bu araçları etkin kullanacak yetkinliklere ve stratejilere de yapılmalı. ODAŞ olarak biz de doğru zamanlama ve doğru kurguyla teknoloji yatırımlarının her zaman destekçisiyiz. Ancak bu sürecin sağlıklı ilerlemesi için, sektör genelinde teknoloji yatırımlarının “maliyet” değil, “değer” merkezli bir yaklaşımla ele alınması gerektiğine inanıyorum.
Stratejik hamleleriyle büyümesini sürdüren ODAŞ, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) iş birliğiyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda umut dolu bir projeyi hayata geçirdi. “Meslek Bebekleri” projesiyle, deprem bölgesindeki çocukların hayallerine dokunan ODAŞ, KEDV’in Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay’da faaliyet gösteren Kadın ve Çocuk Merkezlerinde yer alan Oyun Odalarındaki200 çocuğa, “Büyüyünce ne olmak istersin?” diye sordu ve kadın kooperatifleriyle birlikte her çocuğun hayalindeki mesleğe özel “Meslek Bebekleri” dikildi.
“Her bebek, bir hayalin ve umudun sembolü”
Projeye ilişkin konuşan ODAŞ Kurumsal İletişim Yöneticisi Yasemin Aydınlar, “Bir çocuğun hayal kurabilmesi, geleceğe atılan en güçlü adımdır. Biz ODAŞ olarak, faaliyet gösterdiğimiz alanlarda yalnızca ekonomik değer üretmeyi değil, aynı zamanda insanların yaşamlarına umut ve yeni olanaklar taşımayı da önemsiyoruz. KEDV ile yürüttüğümüz ‘Meslek Bebekleri’ projesi, afetin etkilediği bölgelerde çocukların hayal güçleriyle yeniden bağ kurmalarını, kendi seslerini bulmalarını sağlayan özel bir alan açıyor. Her bebek, bir hayalin ve umudun sembolü. Bu 23 Nisan’da, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın gerçek sahibi çocukların umutlarına dokunmak, hayallerini güçlendirmek istedik” dedi.
“Ben Bebekleri” çocukların kendilerini ifade etmelerini sağlıyor
KEDV’in Oyun Odaları’nda yürüttüğü Ben Bebekleri programının çocukların kendilerini ifade etmeleri, empati kurmaları ve sosyal bağlarını güçlendirmeleri için bir araç olduğunu söyleyen KEDV Kahramanmaraş saha ekibinden Çocuk Gelişim Uzmanı Zeynep Tekerek ise şunları söyledi: “KEDV’in Erken Çocukluk Programı’nın bir parçası olan Ben Bebekleri, çocukların kendilerini keşfetmesini, toplumsal roller üzerine düşünmesini ve duygularını ifade edebilmesini sağlayan çok yönlü bir uygulama. Kendi beden özelliklerini fark eden, ihtiyacını söyleyebilen, empati kurabilen çocuklar yetişiyor; bebekler ise çocukların kelimelerle anlatamadıklarını sessizce anlatabiliyor. ODAŞ’ın desteğiyle Ben Bebekleri çalışmamızı Meslek Bebekleri projesine dönüştürerek çocuklara hayallerindeki meslekleri sorduk. Çocukların hayallerinden ilham alarak meslek bebeklerini tasarladık. Meslek Bebekleri ile çocukların meslek seçimlerinde toplumsal cinsiyet kalıplarından uzak bir biçimde meslek çeşitliliğini öğrenmelerini istedik. Amacımız çocukların hem gelişimlerine destek olmak hem de onlara hayallerinin ne kadar değerli olduğunu hissettirmek.”
Dereli forumda yaptığı konuşmada, ODAŞ'ın Özbekistan'ın Urgench bölgesindeki 174 MW'lık enerji santrali yatırımına değinerek, şirketimizin bölgeye olan bağlılığını ve varlığını daha da genişletme arzusunu vurguladı.
Röportajı izlemek için tıklayınız.
“Enerji sektöründe teknoloji yatırımları tehdit ve risklerle değil, fırsatlarla şekillenmeli”
ODAŞ olarak teknolojiyi sadece bir destek unsuru değil, işin sürdürülebilirliği ve rekabet gücü açısından stratejik bir kaldıraç olarak değerlendiriyoruz. Ancak enerji sektöründe BT yatırımlarının, şirket öncelikleri arasında üst sıralarda yer alabilmesi için teknolojinin somut faydalarının ve iş sonuçlarına etkisinin net bir şekilde ortaya konması gerekiyor.
Ben özellikle işin ticari tarafında bulunduğum için, teknoloji yatırımlarına da bu perspektiften yaklaşıyorum. Bulut teknolojileri ve IoT alanları, sektörümüzde artık kaçınılmaz hale gelen konular. Fakat bu teknolojilere yatırım yaparken doğru zamanlama ve iş ihtiyacına uygunluk en kritik noktalar. Enerji şirketlerinde yatırım öncelikleri arasında dijitalleşme henüz ilk sıralarda gelmiyor; genellikle BT yatırımları, daha rahat dönemlerde değerlendirilen başlıklar arasında kalıyor. Yönetim kurullarını bu tür yatırımlara ikna edebilmek için, tehdit veya risk temelli değil, fırsat temelli bir yaklaşıma yöneltmek gerekiyor.
Örneğin IoT yatırımları uzun süredir gündemimde. 6 yıl önce kurduğum enerji izleme sistemleri ile belli başlı firmalardan veri topladım ancak sahadan toplanan verilerin analiz edilmediği, ya da bu verileri anlamlı sonuçlara dönüştürecek sistemler kurgulanmadığı sürece, teknolojik yatırımlar istenen değeri yaratmadığı sonucu ile yüzleştim. Dashboard kullanımlarının neredeyse sıfır olduğu bir ortamda, veri üretmek tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bu da doğal olarak sistemde direnç yaratıyor. Aslında sorun teknolojide değil, o teknolojiden değer üretme yetkinliğinde. Benim kişisel olarak görüşüm teknolojiye yapılan yatırım, sadece araçlara değil; bu araçları etkin kullanacak yetkinliklere ve stratejilere de yapılmalı. ODAŞ olarak biz de doğru zamanlama ve doğru kurguyla teknoloji yatırımlarının her zaman destekçisiyiz. Ancak bu sürecin sağlıklı ilerlemesi için, sektör genelinde teknoloji yatırımlarının “maliyet” değil, “değer” merkezli bir yaklaşımla ele alınması gerektiğine inanıyorum.
Stratejik hamleleriyle büyümesini sürdüren ODAŞ, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) iş birliğiyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda umut dolu bir projeyi hayata geçirdi. “Meslek Bebekleri” projesiyle, deprem bölgesindeki çocukların hayallerine dokunan ODAŞ, KEDV’in Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay’da faaliyet gösteren Kadın ve Çocuk Merkezlerinde yer alan Oyun Odalarındaki200 çocuğa, “Büyüyünce ne olmak istersin?” diye sordu ve kadın kooperatifleriyle birlikte her çocuğun hayalindeki mesleğe özel “Meslek Bebekleri” dikildi.
“Her bebek, bir hayalin ve umudun sembolü”
Projeye ilişkin konuşan ODAŞ Kurumsal İletişim Yöneticisi Yasemin Aydınlar, “Bir çocuğun hayal kurabilmesi, geleceğe atılan en güçlü adımdır. Biz ODAŞ olarak, faaliyet gösterdiğimiz alanlarda yalnızca ekonomik değer üretmeyi değil, aynı zamanda insanların yaşamlarına umut ve yeni olanaklar taşımayı da önemsiyoruz. KEDV ile yürüttüğümüz ‘Meslek Bebekleri’ projesi, afetin etkilediği bölgelerde çocukların hayal güçleriyle yeniden bağ kurmalarını, kendi seslerini bulmalarını sağlayan özel bir alan açıyor. Her bebek, bir hayalin ve umudun sembolü. Bu 23 Nisan’da, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın gerçek sahibi çocukların umutlarına dokunmak, hayallerini güçlendirmek istedik” dedi.
“Ben Bebekleri” çocukların kendilerini ifade etmelerini sağlıyor
KEDV’in Oyun Odaları’nda yürüttüğü Ben Bebekleri programının çocukların kendilerini ifade etmeleri, empati kurmaları ve sosyal bağlarını güçlendirmeleri için bir araç olduğunu söyleyen KEDV Kahramanmaraş saha ekibinden Çocuk Gelişim Uzmanı Zeynep Tekerek ise şunları söyledi: “KEDV’in Erken Çocukluk Programı’nın bir parçası olan Ben Bebekleri, çocukların kendilerini keşfetmesini, toplumsal roller üzerine düşünmesini ve duygularını ifade edebilmesini sağlayan çok yönlü bir uygulama. Kendi beden özelliklerini fark eden, ihtiyacını söyleyebilen, empati kurabilen çocuklar yetişiyor; bebekler ise çocukların kelimelerle anlatamadıklarını sessizce anlatabiliyor. ODAŞ’ın desteğiyle Ben Bebekleri çalışmamızı Meslek Bebekleri projesine dönüştürerek çocuklara hayallerindeki meslekleri sorduk. Çocukların hayallerinden ilham alarak meslek bebeklerini tasarladık. Meslek Bebekleri ile çocukların meslek seçimlerinde toplumsal cinsiyet kalıplarından uzak bir biçimde meslek çeşitliliğini öğrenmelerini istedik. Amacımız çocukların hem gelişimlerine destek olmak hem de onlara hayallerinin ne kadar değerli olduğunu hissettirmek.”